Fındığı Çoğaltma tekniği
Tohum kullanılarak yapılan çoğaltma şeklidir. Tohumlar, soğuklama ihtiyaçları giderildikten sonra tüplere, viyollere, kasalara ya da yastıkları ekilir, çimlenme durumları takip edilir.
Çorlu'yu da kapsayan Türkiye trakyası 4 jeolojik zamanın başından beri insan topluluklarının yaşamasına elverişlidir.
Balkan yarımadasında da, dolayısıyla Trakya bölgesinde neolitik dönemde iklim şartları insanların yaşamalarına ve devrinin en önemli özelliği olan tarımı kullanmalarına olanak sağlayacak derecede ılımanlaşmıştır.
Dönemin karakteristik özellikleri parlatılmış taş aletler, çok az olmakla beraber dokumacılık, tarım ve hayvancılıktır.
Orta kalkolitik çağın sonlarına doğru Marmara denizi'nin Anadolu tarafındaki yerleşmelerin kesintiye uğradığı, una karşılık trakya'nın iç kesimlerinin daha yoğun olarak iskan edildiği anlaşılmaktadır.
Milattan önce 3. 1000 yıl içinde trakya'nın büyük bir kısmında göçebe çoban bir yaşamın sürdüğünü, ancak belirli yerlerde küçük yerleşimlerin olduğunu söyleyebiliriz.
Milattan önce 2. bin yılın sonlarına doğru trakya'nın Kuzey kesimlerine, özellikle ıstranca dağlık bölgesine Karadeniz'in Kuzey kısımlarından yeni ve büyük bir göç dalgası başlar.
Bu toplulukların yerleşmek için korunaklı yerlerden çok düz ovaları seçmiş olmaları, bölgenin herhangi bir tehdit altında olmadığını gösterir.
Günümüzde Balkanların her yerinde trak adı verilen bu kabilenin izlerine rastlanır.
Herodotos "yeryüzünde hintilerden sonra en kalabalık olanlar trakyalılardır; bir tek adamın komutasında ya da tek irade ile hareket etseler, hiç yenilmez ve bence ulusların en güçlüsü ve en kalabalığı olurlardı. Ama onlar için imkansızlık buradaydı ve bu Birlik hiçbir zaman kurulamadı; bunların zayıf yerleri burasıdır" demektedir.
Strabon, kendi döneminde bütün trakya'da 22 trak kabilesinin yaşadığını belirtmekte ve bir savaş anında 50.000 Süvari ile 200.000 piyadeden oluşan bir güç gönderildiklerini aktarmaktadır.
Doğu trakya'da bulunan trak kabileleri arasında en çok bilinen topluluk Odrysler'dir. Odrysler trakya'da kudretlerinin zirvesinde olan en meşhur kabiledir ve oldukça geniş bir sahayı kaplamışlardır.
Başlangıçta Tunca vadisini ve buradan sahile kadar olan bölgede oturmuşlardır. Günümüzde trakya'da birçok noktada traklardan kalma tümülüslere rastlanmaktadır.
Bugüne kadar Çorlu hinterlandında; Çorlu ve ergene'de 19, Marmara ereğli'sinde 17, muratlı'da 11, saray'da 52, Tekirdağ merkez ilçede 26 tümülüs tespit edilmiştir.
Genellikle köy ve mezra niteliğindeki yerleşmelerde yaşayan traklar büyük kolonizasyon döneminde şehir olgusu ile tanışırlar. Milattan önce 7 yüzyıl başlarından itibaren Ege denizi'nin Trakya kıyıları, Ege adaları, Kalkidikia Yarımadası ile Batı Anadolu sahillerindeki şehir devletleri tarafından koloniler kurulmaya başlar.
Sahile yakın trak köylerinin çevresine ya da yanı başında ticari amaçlı kurulan bu kolonilerden bazıları sadece pazar yeri niteliğindedir.
Trakya'da kurulan koloniler zamanla gelişip büyük bir erken-devleti statüsüne ulaşırlar. Bugün Türkiye Trakya sınırları içinde kalan başlık koloniler ve kentler arasında; Ainos(Enez), Kypsela( İpsala), Bisanthe(Barbaros), Selymbria(Silivri), Bize(Vize), Perinthos(Marmara Ereğlisi), Lysimakheia (Bolayır), Byzantion (İstanbul), Salmydessos (Kıyıköy), Heraion Teichos (Karaevli Altı) sayılabilir.
Kolonizasyon sürecinde sadece büyük yerleşmeler değil, esas işlevinin ticaret ve alışveriş olduğu emporion denen ufak merkezlerde kurulmuştu. Çorlu’nun da bunlardan biri olduğu kuvvetle muhtemeldir. Bu dönemde gerek koloni kentleri, korunaklı mevkiler ve gerekse özel malikaneler aracılığıyla Yunan kültürü Trakya'ya etki etmeye başlar.
Trakya'da Yunan etkisinin yanında iskit etkilerini görmek de mümkündür. İskitler yalnız kültürel etkilerde bulunmakla kalmamışlar, birçok kereler güneye inerek Trakya'ya girmişler ve traklar ile ırk olarak dahi kaynaşmışlardır.
Arka ilk dönem boyunca göçler, kolonizasyon ve çeşitli kavimlerin saldırılarına maruz kalan Trakya, bu dönemden sonra tamamı ile Yunan kültürünün etkisi altına girmiştir.
Trakya'daki kent Devletleri milattan önce 6 yüzyılda büyük bir tehdit ile karşılaşır. Yakın doğunun en büyük gücü olan Pers krallığı, gözlerine Ege ve Marmara kıyılarını öte yakasına çevirir.
Pers kralı darius milattan önce 513'te İstanbul boğazı üzerinde gemilerden oluşturulan köprü ile Avrupa kıtasına geçerek Trakya içlerinde ilerlemeye başlar bölgelerinin içinden geçtiği trak kabileleri silah kullanmadan kendilerine teslim olur.
Ancak Persler milattan önce 465-464'te Yunanlılar karşısında, Drabeskos mağlubiyetinden sonra Trakya'dan yavaş yavaş çekilmeye başlarlar.
Derslerden sonra doğu trakya'da kral teresin idaresi altında Odrys kabilesi güç kazanır. Teresten itibaren Odrys krallığının başkenti Uskudama (Edirne) olur.
Milattan önce 431 yılında kral teresinin oğlu sital kes Peleponnes savaşında, atinalıların müttefiki olur.
Güney Trakya yöneticileri tarihi figürler olarak ilk kez bu olayla tarih sahnesinde yer alırlar. odrys krallığı aslında aristokratik, feodal bir devlet olarak kurulmuş ve yapılanmıştır.
Milattan önce 359'da Odrys devleti dağılır ve 3 parçaya bölünür. Makedonya kralı 2. Philippos, milattan önce 342-341'de Trakyalı yöneticilere boyun eğdirerek bütün Trakya'yı egemenliğine alır.
Milattan önce 336'da Philippos'un öldürülmesinden sonra Makedonya tahtına geçen oğlu 3. Alexandros ( Büyük İskender) M.Ö 335'de Trakya içlerine sefer yaparak buradaki huzursuzluğu sona erdirir.
Trakya'da babasından kalma teşkilatı korumaya önem gösterir. Büyük iskender'den sonra trakya'nın yönetimini generallerinden Lysimachos ele geçirse de trakya'da anarşik bir dönem başlar.
Keltler Trakya'nın bir kısmını ve egemen olur ancak, milattan önce 212'de Trakların çıkardığı bir isyan Keltlerin Trakya egemenliğine son verecektir. Çorlu’da uzun ve eski bir geçmiş bulunmaktadır.